Altay İle Altı Gün

Öncelikle tarihe tanıklık ettiğimizin farkında olmalıyız. Yaşananlar ve yazılanlar bundan 40 yıl sonra tarih olacak. Ufak da olsa bir veri bırakmak, ileride hazırlanacak bir Türk zırhlı birlikler tarihine katkı sağlamış olmak için bunları yazıyorum. Yazacaklarım yeni bir şey içermeyebilir fakat Altay’ın üretiminde önemli roller oynayan kişilerin kendi deneyimlerini ve süreç dahilinde neler yaşadıklarını aktarma açısından önemli olacaktır diye düşünüyorum. Her ne kadar objektif olmaya çalışsam da bazı konularda bunu sağlayamamış olabilirim.

Öncelikle BMC’ye Teknofest’te görev alan BMC görevlilerine çok teşekkür etmek istiyorum. Bütün festival boyunca oradaydım. Kendilerini biraz yormuş olabilirim. Fotoğraflar için de Cem Bıkmaz’a teşekkür ederim.

K2 Black Panther ve Altay

Bu hususla ilgili bilgiyi tasarım mühendisinden edindim. Aslında soruyu ben sormadım. Ziyaretçilerin değindiği bu husus ciddi manada kafa karıştırıcı olabilir. En basit şekliyle anlatacağım. Olayın aslı şöyle: Ortada bir tank projesi var. Fakat bizim bu konuda bir deneyimimiz yok. Birinden destek alınması lazım. Devlet Korelileri seçiyor. K2 tankının mühendisleri tasarım aşamasında yardımcı oluyor. Süspansiyonun ise büyük kısmında elbette. Bu yardım “Alın bu bizim tankın planları.” gibi bir yardım değil. Sadece tasarım esnasında danışma-öneri alma şeklinde. “Şunu şöyle yapın, bunu yapmayın.” gibi bir durum söz konusu değil. Zaten K2 ve Altay tankı karşılaştırıldığında temel farklar ön plana çıkar. Bunlardan en önemlisi otomatik yükleyici ki bu kule tasarımının tamamen farklı olması demek. Ortaya konulan bir emek var. “Bu ne ya K2 kopyası.” demeden önce bir durup düşünelim.

Maliyet Konusu

En büyük eleştirilerden biri de Altay’ın birim fiyatı. Bu sorun ise sektör ile alakalı biraz. Ortada bir seri üretim hattı yok. Seri üretim hattı ve tesisin kurulmasından sonra birim başına düşen maliyetin de düşeceği söylendi. Onu topla bunu çıkar yapıp bir maliyet hesaplaması yapmak ise mantıksız. İşler pek öyle olmuyor.

Tankın Topu Hakkında

Bazı kompleksli ve sorunlu “Youtuber”ların ısrarla sorduğu sorunun cevabı basit. Tankın Rheinmetall’in 120 mm’lik L/55 topu MKE tarafından lisans altında üretiliyor. Yani burada, Türkiye’de MKE tarafından üretiliyor. Tekrar edelim; MKE tarafından üretiliyor. Topun namlu ömrü 1000 atım. Fakat art arda atışlar namluyu daha fazla yorar. Bu sebeple bu sayı tam olarak kesin olmayabilir. Ayrıca atış yapılan yerin basıncı ve sıcaklığı bile bu sayıyı etkileyebilmekte.

Neden Bu Kadar Gecikti?

Bu soruyu tasarım mühendisine sorduğumuzda sürecin nasıl işlediği hakkında bize bilgi verdi. Kuvvet’in ne istediğini üreticiye anlatması 1 sene sürüyor. Üreticinin ne anladığını Kuvvet’e anlatması 1 sene. Kuvvet’in ben bunu demedim, şunu dedim demesi ise süreci daha da uzatıyor. Ve bu daha başlangıç kısmı. Sektörün içerisinde olanlar bu işlerin hemen olmayacağını, uzun bir sürece bağlı olduğunu bilir. Olağan sürecin üstüne bir de başka hususlar gelince süreç çok daha uzun oluyor. Fakat halledilecek. Sakarya-Karasu’da büyük bir tesis yapılıyor. Yine 2021, bilemediniz 2022 gibi seri üretime geçilecek.

Motor Konusu

Altay’ın güç grubu ve yürür aksamdan sorumlu mühendisine bu konuyu sorduğum zaman BMC Power şirketinin motor konusunda çalıştığını, hatta 1600 bg’ne kadar ulaşıldığını öğrendim. 1600 bg ne kadar doğru bilemeyiz. Ama doğru olsa bile bu hemen tanka takılacak diye bir durum söz konusu değil. Bir adet üretilen motordan bahsediyoruz ki bunun testleri ve sertifikasyon süreci var. Daha sonra seri üretime girecek ki bu en az 2 yıllık bir süreç.

Umman’daki Testler Hakkında

Bir takipçimin Twitter üzerinden yönelttiği soru üzerine bunu yazıyorum. Tankın testleri uzun süre devam etti ve ediyor da. Yine testler kapsamında Umman’da 600-700 km’lik bir parkuru tamamlamış. Hatta K2 Black Panther ile birlikte koşmuşlar parkuru. Yabancı bir kaynağa göre Altay bu parkurda motor arızası ile karşılaşmış ve durmuş. Fakat Umman’daki testlerde ve diğer testlerde tankı kullanan şoför bunun doğru olmadığını, hatta K2’nin bir ara “tıkandığını” ifade etti. Elbette sorunun ne olduğunu öğrenememişler. Nitekim bir tank durunca diğeri de duruyor, fakat mürettebatlar tanklarının başında kalıyor. Kimse kimsenin işine burnunu sokmuyor. Askerî heyet gelip neden durulduğunu soruyor. Bazen de düzenli aralıklarla bakım için duruluyor.

Altay Ekibi

Teknofest’in 6 günü boyunca oradaydım. Her sorulan soruyu, verilen tüm yanıtları dinlemeye çalıştım. Kendim de sorular sordum. Bütün çalışanlar, buna TTZA grubu da dahil, çok yardımcı oldu. Personele ait çadırda bana da yer açtılar. Çok güzel vakit geçirdim orada. Altay özeline dönecek olursak, özellikle tasarım mühendisi beyefendi bizleri bilgisiyle, konuya hakimiyeti ile mest etti. Fakat saçma sapan bir olaydan sonra kendisinin geri çekilmesi üzücüydü. Hem diğer ilgili arkadaşların, hem benim, hem de benim aracılığımla bilgiye ulaşacak insanların doğru ve gerçek bilgilere ulaşmasının önüne geçildi. BMC’nin çekincesini ve yaptığı hamleyi anlıyor olsam da olaya sebep olan o şahıs ile ilgili yasal süreçlerin başlatılması ve peşinin bırakılmaması taraftarıyım.

Diğer görevlilere gelecek olursak, ben çok iyi, temiz kalpli insanlarla tanıştım. Kendilerinin görev bilinci had safhada ve Altay’ın bizim için, Türk savunma sanayii için de derece önemli olduğunun farkındalar. Özellikle tankın şoförü bu konuda muazzam. Tanka o kadar bağlanmış ki… Elbette bu sadece şahsî bir bağlılık değil. Tankın hepimizin, tüm Türk milletinin emekleri ile yapıldığının bilincinde. Hatta bu yazıyı okursa belki kızar bana bunları yazdığım için ama, firma değişikliği söz konusu olduğu zaman tanktan ayrılacağı için çok üzülmüş ve ağlamış. Bu arada Altay’ın kilit isimleri Otokar’dan BMC’ye geçmiş. Tasarım mühendisinden montaj uzmanına kadar. Hatta tasarım mühendisinin Altay’ın en başından beri orada olduğunu ve bahsettiğim “alana hakimiyet” durumunun sebebinin bu olduğunu söylemeliyim. Yani sanmayın ki BMC tankı baştan yapacak. Kilit isimler tankla birlikte BMC’ye geldi.

Yine görevlilerle konuşurken çok ilginç bilgiler öğrendim. Prototipin ilk aşamaları, yapılan testler, sıcak-soğuk ortam testleri, atış testleri… Bunların detayına girmeyeceğim. Fakat ne kadar yoğun olduklarını anlamanızı sağlayayım. Teknofest’te sergilenen araca yakından baktığınızda da anlayabileceğiniz üzere epey bir yıpranmış. Çünkü yıllardan beri testlerde kullanılıyor. Neredeyse bütün testleri tamamlandı. Böyle olunca tank kısa sürede biraz yıprandı. Tabii henüz tükenmiş değil. Tanktan bahsediyoruz. Fakat testlerde görev alan personel de tankla birlikte yıpranmış. Kısa sürede yoğunlaştırılmış şekilde deneyimlenen tüm testler vs. personelin de sağlığını etkiliyor elbette. 7-8 saat boyunca tankın şoför kısmında kaldığınızı düşünün. Atış testlerinden dolayı çıkış yapmanız olanaksız. Şoför orada uyuduğunu anlattı. Atış yapıldığı zaman hafiften uyanıyor, daha sonra uyumaya devam ediyormuş. Hatta orada yemek de yemiş. Hâliyle o daracık yerde uzun süre geçirmek ne olursa olsun sağlıklı değil. Bunların dışında bizim bilmediğimiz kim bilir ne fedakarlıklar yapılıyor.

TTZA kısmından bir başka mühendis ile konuşurken konu halkımızdaki aşağılık kompleksine geldi. “Bizimkiler yapamaz. Bu yerli mi? Bunu biz mi yapmışız?” gibi sorular sormak bu kompleksin işareti. Bu sorun varken bizim “dış mihraklara” ihtiyacımız yok. Yine aynı muhabbette mühendis bey tüketim toplumu olduğumuz hususuna değinerek Altay’ın “gecikmesi” üzerine yapılan yorumları değerlendirdi. Halkımız hemen olsun bitsin, görsün ve tüketsin istiyor. Ama savunma sanayiindeki süreçler böylesine bir tüketim iştahını tatmin edecek kadar hızlı işlemiyor. Bunu Altay’da değil, diğer modern tankların üretim sürecinde de görebilirsiniz.

Sonuç olarak bu tüketim iştahını dizginlememiz ve biraz daha sabırlı olmamız gerekiyor. Ayrıca mezkûr kompleksin de üstesinden gelmemiz, sadece Altay için değil, tüm savunma sanayii için önem arz ediyor. 6 gün boyunca oradaydım, o insanlarlaydım. Psikolojilerini çok iyi anlıyorum. Biri tankın başına gelip “Hâlâ yapamadılar bir tankı.” deyince gerçekten üzüldüklerini gördüm. Bu milli bir proje. Her ne kadar sivil şirketler tarafından yürütülse, işin ticarî bir boyutu olsa da öncelikle aklımıza kazımamız gereken şey bu. Sizden rica ediyorum. Sabredelim. Emekleri görmezden gelmeyelim…

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.